Orman Genel Müdürlüğü (OGM), sosyal medya üzerinden orman yangınlarının ardından gerçekleştirilecek ağaçlandırma çalışmalarına dair önemli bilgiler paylaştı. Yapılan açıklamada, bu çalışmaların bilimsel bir planlama ve teknik bilgi çerçevesinde yürütüleceği vurgulandı. Yanlış zamanlama veya hatalı yöntemlerle gerçekleştirilen ağaçlandırma faaliyetlerinin, uzun vadeli emeklerin boşa gitmesine yol açabileceği belirtildi. OGM, 186 yıllık deneyimi ve orman mühendislerinin uzmanlığıyla, yangın sonrası yanan alanları en verimli şekilde yeniden ağaçlandırmayı hedefliyor. Yangın sonrası ilk adım olarak, orman tipi, toprak yapısı, iklim koşulları ve mevcut tohum stoğu hakkında detaylı inceleme yapılması gerektiği ifade edildi. Bu veriler ışığında, hangi ağaçlandırma yönteminin uygulanacağı belirlenecek.
Açıklamada, makilik alanların onarımında köklerden sürgün verme yönteminin önemi de vurgulandı. Kızılçam ormanlarında, toprakta yeterli tohum bulunması durumunda doğal gençleştirmenin tercih edileceği belirtildi. Yangın sonrası, topraktaki kozalakların yüksek ısıyla açılacağı ve ilk yağmurda filizleneceği ifade edildi. Bu süreçte yanmış ağaçların temizlenip, dalların toprağa serileceği ve hafif toprak işlemesi yapılacağı aktarıldı. Böylece sonbaharda binlerce fidan kendiliğinden sürgün verecektir. Eğer doğal gençleştirme yeterli değilse ya da tohum stoku yetersizse, yerel türlerden üretilmiş fidanlarla ağaçlandırma yapılacağı kaydedildi.
Yanan ağaçların yerine dikilecek yeni ağaçların, bölgenin ekolojik yapısına uygun olarak seçileceği ifade edildi. Her fidanın her bölgede başarılı bir şekilde gelişemeyeceği, bu nedenle bölgenin iklimine, toprağına ve rakımına uyumlu yöresel genetik özelliklere sahip fidanların kullanılmasının önemine dikkat çekildi. Bu sayede sulama ve bakım ihtiyacının en aza indirileceği, ormanın uzun ömürlü olacağı belirtildi. Örneğin, Antalya’da yetişen bir fidanın İzmir’de dikilmesinin başarı oranını düşüreceği ifade edildi. Bu nedenle, her bölgenin kendi koşullarına uygun fidan yetiştiren fidanlıkların bulunduğu bildirildi. Yangına dayanıklı ve dirençli türlerin ağaçlandırma planlarında öncelikli olarak yer alacağı ifade edildi.
Ayrıca, zeytin, badem gibi meyveli türlerin tek başına orman oluşturmadığı belirtildi. Bu türlerin su, gübre ve bakım ihtiyacının fazla olduğu, erozyon önleme ve oksijen üretme gibi ekosistem hizmetlerinin sınırlı olduğu vurgulandı. Gelir Getirici Tür Eylem Planları kapsamında zeytin, badem ve ceviz gibi türlerin, orman köylerinin ekonomisine destek olması amacıyla belirlenen alanlarda dikileceği aktarıldı. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 169’uncu maddesi gereği, yangın sonrası yanan orman alanlarının yeniden ağaçlandırılacağı ve başka amaçlarla kullanılamayacağı ifade edildi.
Yorumlar kapalı.