Yunanistan ve İsrail’in desteklediği Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), gerilimi artıracak adımlara devam ediyor. Üç ülkenin ortaklaşa gerçekleştirmeyi planladığı su altı elektrik kablosu projesinin yeniden gündeme gelmesi, bölgedeki jeopolitik tansiyonu artırma potansiyeli taşıyor. Projenin hayata geçmesi, Türkiye’nin 2019 yılında Libya ile imzaladığı “Deniz Yetki Alanı Sınırlandırma Anlaşması”nı da ihlal ediyor. GKRY Enerji Düzenleme Kurumu (RAEK) Başkanı Polivios Leonaridis ile Enerji Bakanı Yorgos Papanastasiu, Rum Meclisi Enerji Komisyonu’nda projeye ilişkin yaptıkları mali sunumda yıllık 25 milyon Euro’luk devlet katkısından bahsettiler. Ankara, bu gelişmelere tepki gösterirken, bölgede askeri ve diplomatik gerilimin artmasından endişe ediliyor. Türkiye, bu girişimi “bölge dışı aktörlerle yaratılmak istenen oldubitti siyaseti” olarak tanımladı ve Doğu Akdeniz’deki askeri güç dengesini yeniden değerlendirmeye aldı.
KARA ORDUSU YETERSİZ
Türkiye ve KKTC’yi zor durumda bırakmayı hedefleyen üçlü ittifakın askeri kapasitesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni geride bırakıyor. Yunanistan Kara Kuvvetleri yaklaşık 130 bin aktif personel barındırırken, bu sayı yedeklerle birlikte 400 bine kadar çıkabiliyor. Yunan ordusunun envanterinde, Leopard 2A6 HEL ve Leopard 2A4 gibi yaklaşık bin 350 tank, 4 bin zırhlı personel taşıyıcı ve 500’ün üzerinde obüs ile çok namlulu roketatar yer alıyor. Ayrıca, Patriot ve S-300 gibi gelişmiş hava savunma sistemleri de Yunan ordusunun savunma kabiliyetini artırıyor.
DENİZ GÜCÜ ZAYIF
Yunan Hava Kuvvetleri’nde yaklaşık 33 bin aktif personel görev yaparken, envanterde 150 adet F-16 Fighting Falcon, 40 adet Mirage 2000, 30 adet F-4 Phantom II ve 42 adet Rafale savaş uçağı bulunuyor. Yunanistan’ın Deniz Kuvvetleri ise 10 adet MEKO 200HN fırkateyni, 4 denizaltı, 10 hücumbot ve çeşitli amfibi çıkarma ve mayın avlama gemilerinden oluşuyor.
İSRAİL HAVADA ETKİN
İsrail, teknolojik üstünlüğü ile dikkat çekiyor. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) yaklaşık 170 bin aktif personel barındırıyor; ancak seferberlik durumunda bu sayı bir milyona kadar yükselebiliyor. Kara kuvvetlerinin envanterinde yaklaşık bin 600 Merkava ana muharebe tankı ve 7 bin 500’ü aşkın Namer ile Achzarit zırhlı personel taşıyıcı bulunuyor. İsrail Hava Kuvvetleri’nin envanterinde ise 80 adet F-15, 250 adet F-16 ve 50 adet F-35 Lightning savaş uçağı, ayrıca Heron ve Hermes tipi İHA’lar yer alıyor.
RUMLAR’IN GÜCÜ SINIRLI
Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin askeri kapasitesi de sınırlıdır. Yunanistan’ın desteğiyle oluşturulan Kıbrıs Ulusal Muhafız Ordusu, 10 bin personel ile faaliyet göstermektedir. İki piyade tümeni, bir zırhlı ve bir piyade tugayına sahip olan ordunun envanterinde 154 AMX-30 ve T-80U tankı, 43 BMP-3 zırhlı araç, 12 ZUZANA ve 12 MK F3 kundağı motorlu topçu sistemi ile 114 topçu sistemi bulunuyor. Donanması ise birkaç hücumbot ve devriye gemisi ile sınırlı kalıyor.

KUŞATMA STRATEJİSİ
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hasan Köni, Doğu Akdeniz’de artan askeri iş birlikleri ve altyapı projelerinin, Türkiye’yi bölgedeki denklemin dışına itmeye yönelik bir stratejinin parçası olduğunu belirtti. Köni, “Yunanistan-İsrail-GKRY üçlüsünün attığı adımlar bağımsız gibi görünse de, arka planda ABD, Fransa ve İngiltere’nin doğrudan etkisi var. Bölgeye yönelik askeri tatbikatlar, enerji koridorları ve diplomatik manevralar, Türkiye’nin yalnızlaştırılması hedefiyle örtüşüyor. Bu bir tür kuşatma stratejisi ve çok katmanlı bir diplomatik baskı mekanizması ile işletiliyor. Türkiye, bu kuşatmayı yalnızca askeri değil, diplomatik ve ekonomik açılımlarla da aşmalıdır.” ifadelerini kullandı.
[email protected]
Kaynak: Web Özel
Yorumlar kapalı.