1. Haberler
  2. Gündem
  3. Antalya’da Su Krizi: Sınırlı Kaynaklar Tehlikede!

Antalya’da Su Krizi: Sınırlı Kaynaklar Tehlikede!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Akdeniz Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nden Doç. Dr. Ethem Karadirek, su kaynaklarının verimsiz kullanımı konusunda uyarılarda bulunarak, “Kısıtlı bir kaynağı verimsiz kullandıkça başka kaynak aramak zorunda kalıyoruz” açıklamasında bulundu. Ayrıca, kaçak sondajların tehlikesine dikkat çekerek, “Kaçak kuyular, geleceğimize atılmış birer dinamit” ifadelerini kullandı.

Antalya’daki yükselen sıcaklıklar ve değişen yağış düzenleri, iklim krizinin etkilerini günlük yaşamda belirgin hale getirirken, bölgedeki su kaynakları üzerindeki baskı da artış göstermiştir. Doç. Dr. Ethem Karadirek, iklim değişikliğinin Antalya üzerindeki menfi etkilerini değerlendirerek, yer altı su seviyelerindeki ciddi düşüşe vurgu yaptı.

“YAĞIŞ REJİMİ DEĞİŞTİ, SU ULAŞILABİLİRLİĞİ AZALDI”

Doç. Dr. Karadirek, Antalya’nın su kaynaklarının büyük ölçüde yer altı suyuna dayandığını belirterek, “İklim değişikliği ile birlikte yağış rejimi değişti. Yer altı suyu seviyelerinde ciddi bir çekilme görüyoruz. Özellikle yaz sezonunda, yağışların azalmasıyla birlikte bu durum kuraklık olarak kendini gösteriyor” dedi. Düşmesi beklenen kış ve ilkbahar yağışlarının artık toprakta yeterince kalmadığını ve sel rejiminde gerçekleşen yağışların yer altı suyu için besleyici olamadığını ifade etti.

EN BÜYÜK RİSK ELMALI VE KORKUTELİ’DE

Antalya’da en fazla su sıkıntısının yaşandığı yerlerin Elmalı ve Korkuteli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Karadirek, “Bu iki ilçemiz meteorolojik, hidrolojik ve tarımsal kuraklık ile karşı karşıya. Suya erişimin kısıtlı olduğu bu bölgelerde yüksek su ihtiyacına sahip ürünlerin ekimi durumu daha da kritik hale getiriyor” şeklinde konuştu.

“SUYUN YÜZDE 70’İ TARIMDA HARCANIYOR”

Antalya’da su tüketiminin yüzde 70’ten fazlasının tarımsal sulamada kullanıldığını açıklayan Doç. Dr. Karadirek, açık kanal sulama sistemlerinin yaygın olduğunu belirtti. Devlet teşvikleriyle kapalı sistemlere geçişin başladığını fakat bunun yeterli olmadığını belirten Karadirek, “Vahşi sulama, buharlaşma ve sızıntılarla ciddi su kayıpları meydana geliyor. Bu kayıpları önlemek amacıyla kapalı boru sistemleri ve basınçlı sulama yöntemlerine geçilmesi gerekiyor” şeklinde görüş bildirdi.

ÜRÜN DESENİ SUYA GÖRE YENİDEN ŞEKİLLENMELİ

Doç. Dr. Karadirek, sulama havzalarında hangi ürünlerin ekileceğinin bölgedeki su potansiyeline göre belirlenmesi gerektiğini vurgulayarak, “Suyun az olduğu bir bölgede pamuk ya da muz üretmeye çalışmak mantıklı değil. Bu ürünler yüksek su ihtiyacı olan bitkiler. Eğer yağışla karşılanamayan su ihtiyacı yer altı veya yüzey suyu ile karşılanmak zorundaysa bu durum sürdürülebilir değildir” şeklinde konuştu.

“TURİZMDE YATAK BAŞINA BİN LİTREDEN FAZLA SU TÜKETİLİYOR”

Antalya’da su tüketiminin sadece tarımda değil, turizm sektöründe de hayli yüksek olduğunu ifade eden Karadirek, “5 yıldızlı otellerde yatak başına günlük bin litrenin üzerinde su tüketimi söz konusu. Bu durum, su verimliliğini olumsuz yönde etkiliyor. Kısıtlı bir kaynağı verimsiz kullandıkça başka kaynak aramak zorunda kalıyoruz” dedi.

“GELECEĞİMİZE ATILMIŞ BİRER DİNAMİT”

Karadirek, Antalya’daki en büyük tehditlerden birinin izinsiz yer altı suyu kuyuları olduğunu belirterek, “Bu kuyular, geleceğimize atılmış birer dinamit. Su kaynaklarını miras değil emanet olarak görmeliyiz. Bu kaynaklar sınırsız değil, dolayısıyla kalanları iyileştirip gelecek nesillere bırakmalıyız. İzinsiz kuyuların kullanımı, su kaynakları üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor. Kamu kurumları bu konuda büyük hassasiyet gösteriyor; ancak mevcut durumda kaçak kuyularla su kaynakları üzerindeki baskı artarak devam ediyor” dedi.

“UYUM ARTIK ZORUNLULUK”

İklim değişikliği mücadelesi ve uyum kavramlarını ayırmak gerektiğini belirten Karadirek, “Mücadele küresel, uyum ise yerel bir sorumluluktur. Antalya olarak uyum sürecinde ciddi adımlar atmalıyız. Su verimliliği, altyapı yönetimi ve ürün deseni ile su yönetiminin yeniden belirlenmesi gibi meseleler ertelemeye gelmez” dedi.

“ARTIK AKSİYON ZAMANI”

İklim değişikliğinin Doğu Akdeniz Havzası’nı etkileyecek en önemli bölgelerden biri olduğunu hatırlatan Karadirek, “Önümüzdeki 10 yıl içinde dramatik değişiklikler olmayabilir ancak su kaynaklarının baskı altında kalmaya devam edeceği kesin. Nüfus artışı, yapılaşma ve yağış rejimindeki azalma birlikte ele alındığında, artık aksiyon alma zamanı. Kamu kurumlarının bilinci yükseldi, şimdi uygulanması gereken adımlar atılmalıdır” ifadelerini kullandı.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Antalya’da Su Krizi: Sınırlı Kaynaklar Tehlikede!
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.